Televizyon ve sinemada uzun süredir tartışılan ‘bilinçaltını
hedefleyen reklamlar’ artık internetteki multimedya uygulamaları
için de tartışılıyor. Böyle bir reklam tekniği gerçekten var mı?
NTVBLM’in Mart 2011 sayısında Selçuk Cansansayar yanıtlamış.
‘Eşik altı algılama’ 60’lardaki soğuk savaş döneminde ortaya atılmış
bir kavram. 35 mm sinema filmleri saniyede 24 kare hızla geçer.
Araştırmacılar her 24 karede bir, filme başka bir görüntü eklenip
saniyede 25 kare hızla oynatılırsa izleyenin o farklı kareyi algılayacağını,
bilinçli olarak fark etmese de o görüntüden etkileneceğini varsaymıştı.
Bu amaçla ABD’de bir sinema salonunda oynatılan filme her 24 karede bir
“Coca Cola ve patlamış mısır al” mesajı yazan 25. kare eklendi.
Ancak film arasında kola ve mısır satışlarında bir artış olmadı.
Özellikle Amerikan askeri endüstrisi eşik altı algılamayla ilgili çok sayıda
çalışma ve araştırma yaptı ama elde edilen bulgular ikna edici değil.
Son zamanlarda, insanların kararlarını belirleyen bilinçdışı etkenler
üzerine çok sayıda araştırma yapılıyor. Özelikle pazarlama ve satış
tekniklerini geliştirmeyi hedefleyen bu araştırmalar, nöroekonomi
disiplini olarak adlandırılıyor. Bu çalışmaların şimdiye dek ortaya koyduğu
en önemli bulgu, karar verme süreçlerinde seçeneklerin kişide uyandırdığı
duygulanımın belirleyici olması.
Herhangi bir seçenek kişide bilinçdışı olumlu bir duygulanımla
eşleşiyorsa o seçeneğin olumsuz duygulanımla eşleşen seçeneğe göre
seçilme olasılığı daha fazla oluyor.
Sonuç olarak anlıyoruz ki, eklenen 25. karenin bir hükmü yok.
Ancak ‘anılardaki imgeler’le eşleşme yolunu kullanan subliminal
reklamlarda başarı oranı daha yüksek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder