"First Things First" Manifestosu

Biz, aşağıda imzası bulunan grafik tasarımcılar, fotoğrafçılar ve
öğrenciler, reklamcılığın teknik ve araçlarının, yeteneklerimizi kullanmak
için en kazançlı, etkili alan olarak sunulduğu bir dünyada yetiştirildik.
Bu inancı destekleyen, yetenek ve hayal güçlerini kedi maması, mide ilacı,
deterjan, saç bakım ürünleri, çizgili diş macunu, tıraş sonrası losyonu,
tıraş öncesi losyonu, zayıflama rejimleri, şişmanlama rejimleri, deodoran,
maden suyu, sigara vs. satmak için kullananların işlerinin takdir gördüğü
yayınların bombardımanına uğradık.

Reklam sektöründe çalışanlar, ulusal refahımıza az ya da hiçbir katkısı
olmayan birtakım amaçlar uğruna, fazlasıyla zaman ve enerji harcıyorlar.
Tüketim dalgasının kuru gürültüden ibaret sesi, toplumda sayısı giderek
artan insanların olduğu kadar bizleri de bir doyma noktasına getirdi.
Uğruna yetenek ve tecrübelerimizi kullanabileceğimiz daha değerli
amaçlar olduğuna inanıyoruz; sokak ve binalar için işaretler, kitap ve
süreli yayınlar, kataloglar, kullanım kılavuzları, endüstriyel fotoğraflar,
eğitim araçları, filmler, televizyon programları, bilimsel ve endüstriyel
yayınlar gibi, ticaretimizi, eğitim düzeyimizi, kültürümüzü ve dünya
görüşümüzü geliştirmeye yönelik diğer alanlar.

Tüketici reklamlarının ortadan kalkmasını savunmuyoruz.
Böyle bir şey tatbik edilemez.

Hayatı zevkli kılan yönlerinden arındırmak istemiyoruz. Önerimiz,
iletişimin daha yararlı ve kalıcı biçimleri lehine önceliklerimizi yeniden
sıralamak.

Umudumuz, toplumumuzun tüccarlardan, statü satıcılardan ve
kandırılmaktan sıkılıp, bizim yeteneklerimizi daha anlamlı amaçlar
uğruna kullanması. Bütün bunlar ışığında, tecrübe ve fikirlerimizi
paylaşmayı teklif ediyor, meslektaşlarımızın, öğrencilerin ve ilgili
herkesin kullanımına sunuyoruz.

Ken Grand


KEN BRIGGS
RAY CARPENTER
ROBERT CHAPMAN
GERRY CINAMON
ANTHONY CLIFT
HARRIET CROWDER
IVAN DODD
GERMANO FACETTI
ROBIN FIOR
ANTHONY FROSHAUG
KEN GARLAND
JOHN GARNER
BRIAN GRIMBLY
BERNARD HIGTON
GERALD JONES
IVOR KAMLISH
SAM LAMBERT
IAN MCLAREN
CAROLINE RAWLENCE
WILLIAM SLACK
GEOFFREY WHITE
EDWARD WR

Bir şeyi olduğundan farklı
göstermek-tasarım çoğunlukla
bu değil mi? İşte bu noktada
endişeleniyorum. Yeteneğe
ve güçlü silahlara sahip
tasarımcılar olarak, bu
dünyada ne yapıyoruz?
Oynadığımız rol nedir? Pis bir
petrol şirketine ‘temiz’ imajı
giydirmek, arabanın tanıtım
broşürünü arabadan daha
kaliteli yapmak, makarna
sosunu tıpkı anneannenin
tarifiymiş gibi sunmak,
döküntü bir daireyi havalı
göstermek. Bütün bunlar
kabul edilebilir mi, yoksa çoğu
tasarımcının ve profesyonelin
düştüğü düzey mi?

Tibor KalmanIGHT

Sevgi Çağı

Yillar once bir makale okumustum ve bu zamana kadar aklimda kalacak bir sey soylemisti. Bir sure sonra tuketim kulturunun bitecegini onun yerini sevginin alacagini soylemisti. Yazari hatirlamiyorum ama 10 seneye yakin bir zaman once idi. O zaman vay canina ben gorurmuyum acaba dedigimi hatirliyorum.

Simdi biz, 11 Eylul ile fitili yakilan ardindan 1929 Buyuk Buhran’indan belkide daha buyuk olmasi beklenen bir kriz ile alevlenen ve nihayet Amerikanin ilk zenci baskani olmasi ile yeni bir yuzyila girdik. Simdi girdik!

Peki ne ki bu yeniyuzyil ile krizin ve baskanin ilgisi dimi. Bence derinden var. Artik ortada bir gercek var ki Marks’in bile kabul ettigi her zaman krizlere gebe olan bu sistemin islemedigini cok cok once anlayan ve rotasini yeni duzene ceviren “Buyuk Gucler”. Rota “sevgi, anlayis, yardimlasma, uzlasma cagi”

El altindan hepimize ulasan “Dus’un gercek olsun”, “Cekim yasasi”, “Secret”, “Zeitgeist” vs..vs...Sanki buyuk kesif yapmis gibi yeni bir Polyanna’cilik yaratlar/tik. (iyi de geldi ne yalan soyliyeyim!) Aldik gazi mutlu mesut herseyi istiyoduk yine bireysel bir bilinc ile. Hani hersey gelirdi istersek di mi ama. Suya bile neler yapti dusuncelerimizle. Dusun artik %70 su olan kendimize neler yapiyoruz derken. Bunlari cozmus dilek, istek, arzu, temenni ve niyetlerin gelmesini beklerken. KRIZ geldi?

Eeee sonra, simdi nolucak? Eldekinin degerini bilmek ve anlamak mi? Dunyaya daha iyi davranmak mi? Dini bir butun olmak mi? Isini zaten iyi yapip ustune surekli deger katabilmek mi? Herseyin mukemmeli olamazsin, birseyi cok iyi yapsan o da olur mu? Bilemedim hepsi yada daha baska bisi...

Gecen gun cevaplardan biri geldi mesela; isinlama teknolojisi uzerine calisan Prof Docent Doktor filan, onemli adama sordu biri (amerikali tabii) Adam anlatiyor isinliyoruz biz diyor, ornekte gosteriyor, isigi gonderiyor bir yerden baska bir noktaya...Mesela insan , hayvan bunlarida isinlayabilecek misiniz? (Bu arada isinlama teknolojisi gercekten ok, fyi!)
Bilim adami dedi ki, basit kuantum kanunu hatirlayalim, gozlemci varsa olaylar ve kisiler gercektir, ama gozlem yoksa veya olasiliklardan secilmeyenler gercek olamazlar. Sen sectigin icin su an bunu okuyosun, secimin su an uzaklarda bir yerde sicak kumlardan serin sulara atlamakta olabilirdi yani. Gozlemci sensin!

Isinlanmaya gelince soyle bi sorun var dedi adam. Diyelim ki birini buradan herhangi bir yere isinlayacagiz mesafe muhim degil, oncelikle isinlanan o kisiye ait bilgiler oluyor yani ne sever, ne yer, nasil giyinir, nasi gorunur, hepsi tamam yani sen aynen gorundugun sekilde gitmeyi basariyosun ama bir tek sey var ortada oda isinlandigin noktadaki varliginin yok olmasi gerekiyor. Yani giden yine sen misin yoksa suretin mi bilemiyosun nasil kabul ediyosan! Ama sen, buradaki sen artik yok olmak zorundasin!

HADI BAKALIM CIK ISIN ICINDEN! Istermisin bilemem sana kalmis..

Sonuc olarak simdilik ileri teknolojiyi kullanamiyoruz cunku kabul edilen anlayis ve dusunce yapilarinin degismesi gerekiyor. Sevgi bu noktada bize yardimci olacaktir bence nasil mi...O da bastaki afiste gizli.

Gelsin 2009, Bildiği Gibi Gelsin! demis biri??

Hosuma gitti bu yazi sizinle paylasayim dedim. Galatasaray üniversitesi'nde düzenlenen Blog Konferansı'nda bu yıl ilk defa Blog Ödülleri dağıtıldı. Tunç Kılınç en iyi Reklam - Pazarlama kategorisi'nde ödül almiştir. Bu yazida onun blogundan aynen aktariyorum...

Üç sorumuz var:

1.) 2008 deyince ne hatırlıyorsun?

2.) Aynı soruyu, mutlu bir insan olarak, bir yıl sonra bugün nasıl cevaplamayı isterdin?

3.) Yüz yüze olsaydın, bir üstteki yorumu yazan kişinin verdiği cevaplara dayanarak ona ne derdin?

2007 yıl sonundaki yazımıza yorum bırakanların ne kadar gönüllerinden diledikleri gibi bir yıl olmuş 2008, bunu hep birlikte okumak ilginç olacak. Bu sene ilk defa yorum yazacaklara da, seneye bu zamanda tekrar dönüp birlikte bakacağız…

Önce benim cevaplarım:

1.) 2008 deyince ne hatırlıyorsun?

Geçen sene, 2008 beklentilerim için şöyle demişim:

“Türkiye ve diğer ülkelerde görmediğim yerlere daha sık gidebildim, koçluğun yanında keyif alarak yapacağım bir uğraş daha buldum, en az bir ayı aralıksız İstanbul dışında geçirdim ve deliler gibi aşık oldum” diyebilmek istiyorum.

Bu dediklerimin hiçbiri olmadı ama 2008 yine de harika bir yıldı!

Sadece tek yere gidebilmiş; ikinci bir uğraş bulmamış; bırak bir ay İstanbul dışında olmayı, 1 gün bile denize girmeyerek kendi rekorunu kırmış, aşık maşık olmamış olsam da… Hem öyle istendiği zaman aşık olunmuyor ki! O yüzden onu bu sene yazmayacağım işte : )

2008 iş tutarlığı adına iyi bir yıldı sadece. Ben yine de bu seneyi çok iyi hatırlayacağım. Nedenini bilmemekte hoşuma gidiyor ayrıca!

2.) Aynı soruyu, mutlu bir insan olarak, bir yıl sonra bugün nasıl cevaplamayı isterdin?

Kendimce çılgın işler yaptım diyebilmek istiyorum. Daha fazla deli insan tanıdım, farklı yerler gördüm, değişik lezzetler taddım, riskli işlere girdim… Ha bir de, sağlık konusunda her şey yolundaydı bu sene demek geçiyor içimden.

3.) Yüz yüze olsaydın, bir üstteki yorumu yazan kişinin verdiği cevaplara dayanarak ona ne derdin?

Bu soru (mecburen) bir tek bende cevapsız kalıyor. Bu yazıya ilk yorumu yazacak kişi için ise ben “bir üstteki kişi” olmuş oluyorum!

Şimdi sıra sizde. Buyrun.

2leep