Kadınların Cam Tavanları

Bilim adamları, pirelerin farklı yüksekliklere zıplamalarından hareketle bir deney yapar. Pireleri metal zemin üstünde 30 cm yüksekliğindeki bir cam fanus içine koyarlar. Metal zemin ısıtılır, sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak zeminden uzaklaşmaya çalışır. Ama tavandaki cama çarparak düşerler. Zemin de sıcak olduğu için tekrar zıplarlar, tekrar düşerler. Deneyin sonraki aşamasında cam fanus kullanılmaz . Zemin tekrar ısıtılır. Bu kez tüm pireler cam fanus engeli olmamasına karşın 30 santime zıplarlar: Cam fanusa defalarca çarpmış olan pireler, sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıplamamayı “öğrenmişlerdir” ve daha yükseğe zıplama imkânları vardır ama zıplamazlar. Bilimadamları pirelerde görülen bu davranışın insanlardaki karşılığına "cam tavan sendromu" adını verir: Bir insanın gelebileceğine inandığı en üst nokta, onun kendi cam tavanıdır. Cam tavanın yüksekliği hayallerin yüksekliğini gösterir.

Bu deneyi gorunce konuyu kadinin şu hayatta durduğu yerden memnun olup olmamasina bağladim. Yok ben memnunum diyenlere lafim yok tabii. Sözüm benim gibi kaygıları olanlara. Bu kaygılar "çocukta yaparım, kariyerde..." olgusunun da içinde yatiyor. Eğer bu olguyu istersek gerçekleştiriyoruz fakat herkesden bir değil iki kat daha fazla çalışarak. En başta iyi bir zaman planlayıcısı olmak gerekiyor. Bunu yapmak mümkün (tecrübelerle sabittir) ama psikopata bağlamadan. En başta kabul etmek gerekiyor herşeye yetismek namümkün. Bu nedenle yapilacak işleri listelemek, önem sırasını belirlemek ve mutlaka lüzumsuz zaman kayıplarından da kurtulmak gerekiyor. Anlamsız ve boş sohbetler vakit kaybi yaratan trafik, sıra beklemek, fallar, burçlar, türlü türlü imaj değişiklikleri gb gb...(Ee tabii bunlar veya benzerleri arada hiç yapilmayacak anlamina da gelmiyor) Ha unutmadan bide luzumsuz karı-koca, anne-kiz, kardeş dalaşmalari ve türevinde sağa sola serseri mayin gibi sataşmalar, kafa tutup onun muhakemesini yapmalar filan. Bunun yerine, olası pazarlıklarda ne söylenmesi-yapılması gerektiğine dair kafada yapılacak egzersizler ve küçük alıştırmalar, iş ve özel hayatta daha uzlaşmacı bir insan olma meziyetlerini pekiştirecek ve iyi pazarliklar yapmayı sağlayacaktır. Kanımca kadınlar, mümkün olduğunca kendi ilgi alanlarını keşfedip, bitmek-tükenmek bilmeyen enerjilerini de bu alanlara kaydırmalı.

Şimdi burada, kadın olmanın dezavantajlarından ben de bahsederim de, ne fayda; kime söylenecek ki, erkeklere mi, çok umurlarinda! ☺ Kadınlara mı, ne gerek var; zaten yaşamıyorlar mı canlı canlı? Ama şöyle özetlenebilir:
Erkek olmanın avantajları:
İş toplantılarınız gece yarılarına kadar uzayabilir. “Bu iyi birşey mi?” demeyin, bilenler bilir, harika bir şeydir☺ Kafanızda 40 tilki dolaştırmak durumunda değilsinizdir. “Kaymak gibi” olma zorunluluğunuz yoktur. Yüzünüzün makyajlı ve makyajsız iki hali söz konusu olmadığından kimseyi hayal kırıklığına uğratmazsınız. Kıyıda köşede yemek, tatlı tarifi bulundurmak zorunda değilsinizdir; bunları istediğiniz kadından isteyebilirsiniz, sonuçta isteyenin bir yüzü karadır☺ Tıp dünyası yatakta yüzünüzün kara çıkmamasını sağlamak için dört koldan uğraşmaktadır. Her zaman yaptığınızdan farklı hiçbir şey yapmadan, durduğunuz yerde baba olabilirsiniz. Kel bir erkeğin beğenilme şansı, kel bir kadınınkinden her zaman daha çoktur. Yakışıklı olarak nitelendirilmeniz için gereken şartlar, bir kadının güzel olarak nitelendirilmesi için gereken şartların yüzde biri kadardır. Kıvırarak yürümek zorunda değilsinizdir. Eşinizin yaşça sizden küçük olması adettendir. Her tuvalete girişinizde pantolonunuzu, külotlu çorabınızı, iç çamaşırınızı indirmek ve sonra sondan başlayarak hepsini birer birer kaldırmak zorunda değilsinizdir. Göbek size oturaklı ve güvenilir bir hava vermektedir. Hayat sizi asla bir gün sarışın, bir gün esmer, bir gün kızıl olmak durumunda bırakmaz. TV'lerin sizin için yaptığı saçma gündüz programlarına mahkum değilsinizdir. “Her evli erkek, hayatında en az bir kere, paylaşılmaz olmanın gururunu yaşar” derler.

Ama kadın olmanın da avantajlari var tabii ama mesele, bunları iyi kullanabilmek ve nasıl kullandığımız. Bir kere doğa bize altıncı hissimizi yani sezgimizi daha iyi kullanabilme gücünü vermiştir. Erkeğe göre çok daha pratik ve kıvrak çözümler üretebildiğimiz de bir gerçektir. Fiziksel avantaji, -bazı işler haricinde- çok kabul etmiyorum; üstesinden gelmek mümkün, gerçekten isteniyorsa! Ama tabii “ben evimin kadını olacağım” gibi bir avantajdan bahsetmeden geçmek erkeklere haksızlık olur. Ağlamak, çok çok fena bi durum amannn diyeyim, sakın,sakın! Kadının karizmasıni direkt darmadağın edecek bir durum, yapmamak gerekiyor. Ama tutulamadığı durumlarda da kendini açık havaya verip açılmak gerekiyor. Rutin aylık doğal fiziksel değişimleri de iniş çıkışlariyla kontrol altına alıp (ki bilimsel olarak saptanmış yolları var, telkin bile işe yarıyor pek çok zaman) bunu karşı cinsin, iş hayatında rakipbin veya patronun eline silah olarak vermemek gerekli.

Kabul ediyorum, ne kadınlar ne de erkekler çok destekleyici oluyorlar öyle durup dururken. Ama çabayı takdir edenler mutlaka çıkacaktır şu koca dünyada. Öncelikle kendime “HADİ KIZIM Bİ GAYRET, YOLA DEVAM, PES ETMEK YOK!” diyorum.

Bu arada “Sex And The City” fenomenini yaratan Amerikalı yazar Candace Bushnell’in yeni romanı “Lipstick Jungle” ilk okunacaklar sırasında. Muhtemelen dizisi ve/veya filmi de yapılacaktır.

İnsan Ol İnsan!

Alemsah Ozturk’un blogundan aldim bir büyüğünün nasihati ve harika,
budur iste huzur icinde uyumamizi saglayan...Ben biraz makasladim tabii ama yinede can alici noktalari yerinde duruyo.


- Ölçün, doğruluk olsun, aleyhine dahi olsa doğruyu söylemekten çekinme.

- Haksız olduğun bir meselede haklı olduğuna kendini inandırmaya çalışma.

- İnsanların kusurlarını gözünde büyütme. arkadaş, dost, meslektaş ve yakınlarının kabahatlerini değil, meziyetlerini görmeye çalış. kusurlarını ararsan, onlar da sende arar ve senin bulduğundan fazlasını bulurlar.

- Arabulucu ol, arabozucu olma. İyilik yapmak için fırsat gözle, bulamazsan icad et.

- Kendinden evvel başkalarını düşünmek seviyesine er. Bu olmazsa kendin kadar, bu da olmazsa kendine yakın düşünmek de bir nimettir.

- Kararlarında aceleci olma. Hükümlerini teenni ve basiretle vermek bahtiyarlıktır.

- Gayeli ve kararlı insan ol. Gel-geç tabiatlıların ideallerine eriştikleri görülmemiştir. Onun için azimli ve sebatkar ol ki, tuttuğunu koparasın. Herhangi bir meseleyi huşunetle değil, sükunet ve hoşlukla halletmeyi adet et.

- Sakin, mülayim ve hesaplı konuş. ağır, kırıcı ve geri dönülmez sözden çekin. Vekarlı ve haysiyetli ol; fakat alıngan olma.

- “Öfke gelir göz karartır, öfke gider yüz kızartır” diyen ne doğru söylemiştir. Onun için sonradan pişmanlık verecek söz ve hareketten şiddetle ihtiraz et.

- Büyüğe, küçüğe saygılı ol. Hürmet et ki hürmet göresin.

- Latifelerin latif olsun.

- Bil ki para gaye değil vasıtadır. Eline bu vasıta bol bol geçtiği takdirde onu hayırlı işlerde kullan.

- Sabırlı ve hazımlı ol. Daima şükret, güçlükleri kolayından al, rahat edersin.

- Evlatlarının bedenleri kadar ruhlarını da besle. Onlar sana hakk'ın emanetidir. Bu emaneti kurda kuşa kaptırmamaya dikkat et.

- Anana, babana, kardeşine, hasılı bütün ailene muti, sadık ve yardımcı ol. Cenab ı resulullah: “cennet, anaların ayakları altındadır” buyurmuştur. Cenneti, yalnız ahiret aleminde aramak, akıllı insan karı değildir. Dünyada da cennet vardır. Bu huzur ve kalb cennetine dal.

- Sana, korku, ümit veya herhangi bir menfaatle bağlanan dünya dostlarına güvenme. Hak namına garazsız, ivazsız dostluğunu arzetmiş olanları ise, kusurları olsa da, bağrına bas; onlardan kopup ayrılma ve kendi kendine “benim kusurlarım onlarınkinden çoktur” diyerek hoşgör.

- İnsanlar, kendi hayatları binasının mimarlarıdır. bu binayı kurmak hususunda gösterecekleri ustalık veya acemilik, onları mes’ ud veya bedbaht eyler. Gayret et ki, hayatını kurarken sana saadet ve huzur getirecek iyilik, güzellik, hak, hakikat ve fazilet malzemesini kullanmak hünerini gösteresin.

Yarısını uygulasak nefis olmaz mi ?


2leep