Sevgi Çağı

Yillar once bir makale okumustum ve bu zamana kadar aklimda kalacak bir sey soylemisti. Bir sure sonra tuketim kulturunun bitecegini onun yerini sevginin alacagini soylemisti. Yazari hatirlamiyorum ama 10 seneye yakin bir zaman once idi. O zaman vay canina ben gorurmuyum acaba dedigimi hatirliyorum.

Simdi biz, 11 Eylul ile fitili yakilan ardindan 1929 Buyuk Buhran’indan belkide daha buyuk olmasi beklenen bir kriz ile alevlenen ve nihayet Amerikanin ilk zenci baskani olmasi ile yeni bir yuzyila girdik. Simdi girdik!

Peki ne ki bu yeniyuzyil ile krizin ve baskanin ilgisi dimi. Bence derinden var. Artik ortada bir gercek var ki Marks’in bile kabul ettigi her zaman krizlere gebe olan bu sistemin islemedigini cok cok once anlayan ve rotasini yeni duzene ceviren “Buyuk Gucler”. Rota “sevgi, anlayis, yardimlasma, uzlasma cagi”

El altindan hepimize ulasan “Dus’un gercek olsun”, “Cekim yasasi”, “Secret”, “Zeitgeist” vs..vs...Sanki buyuk kesif yapmis gibi yeni bir Polyanna’cilik yaratlar/tik. (iyi de geldi ne yalan soyliyeyim!) Aldik gazi mutlu mesut herseyi istiyoduk yine bireysel bir bilinc ile. Hani hersey gelirdi istersek di mi ama. Suya bile neler yapti dusuncelerimizle. Dusun artik %70 su olan kendimize neler yapiyoruz derken. Bunlari cozmus dilek, istek, arzu, temenni ve niyetlerin gelmesini beklerken. KRIZ geldi?

Eeee sonra, simdi nolucak? Eldekinin degerini bilmek ve anlamak mi? Dunyaya daha iyi davranmak mi? Dini bir butun olmak mi? Isini zaten iyi yapip ustune surekli deger katabilmek mi? Herseyin mukemmeli olamazsin, birseyi cok iyi yapsan o da olur mu? Bilemedim hepsi yada daha baska bisi...

Gecen gun cevaplardan biri geldi mesela; isinlama teknolojisi uzerine calisan Prof Docent Doktor filan, onemli adama sordu biri (amerikali tabii) Adam anlatiyor isinliyoruz biz diyor, ornekte gosteriyor, isigi gonderiyor bir yerden baska bir noktaya...Mesela insan , hayvan bunlarida isinlayabilecek misiniz? (Bu arada isinlama teknolojisi gercekten ok, fyi!)
Bilim adami dedi ki, basit kuantum kanunu hatirlayalim, gozlemci varsa olaylar ve kisiler gercektir, ama gozlem yoksa veya olasiliklardan secilmeyenler gercek olamazlar. Sen sectigin icin su an bunu okuyosun, secimin su an uzaklarda bir yerde sicak kumlardan serin sulara atlamakta olabilirdi yani. Gozlemci sensin!

Isinlanmaya gelince soyle bi sorun var dedi adam. Diyelim ki birini buradan herhangi bir yere isinlayacagiz mesafe muhim degil, oncelikle isinlanan o kisiye ait bilgiler oluyor yani ne sever, ne yer, nasil giyinir, nasi gorunur, hepsi tamam yani sen aynen gorundugun sekilde gitmeyi basariyosun ama bir tek sey var ortada oda isinlandigin noktadaki varliginin yok olmasi gerekiyor. Yani giden yine sen misin yoksa suretin mi bilemiyosun nasil kabul ediyosan! Ama sen, buradaki sen artik yok olmak zorundasin!

HADI BAKALIM CIK ISIN ICINDEN! Istermisin bilemem sana kalmis..

Sonuc olarak simdilik ileri teknolojiyi kullanamiyoruz cunku kabul edilen anlayis ve dusunce yapilarinin degismesi gerekiyor. Sevgi bu noktada bize yardimci olacaktir bence nasil mi...O da bastaki afiste gizli.

3 yorum:

  1. Açıkçası şimdi çok daha iyi anlıyorum.

    Çok net.

    Evet, ortaokul yıllarında tüm okumamışlığımla, bunun kaçıncı dünya olduğunu bilmediğimizi konuşuyordum. Kaçıncıyız? Bizden önce kaç kere dünya ve evren bir son gördü? Kaç Kıyamet günü? Kaçında havvalar ve ademler bıraktı? Kaçında piramitleri? Al sana yeni bir din işte. Uzaylılara laf söyletmem, kabullenin artık onlar var.

    Şimdi İdilcim, kriz dönemine denk gelir bir pozitivizm yaşanıyor yani(halkım hariç, Türküm zaten süper unutkan ve bana bir şey olmazcı olduğu için tümden-aşık)biraz daha dayanalım diye.

    Biraz daha tutalım ucundan sonra zaten laf ola beri gele bir din savaşında gideceğiz. Olasılıklar, diyor büyüklerimiz, çarşı pazara çıkmaz. Direkt ayağına gelir, ayaklandırır,aya atar pabucunu!!

    Valla olasılıklar, gece en iyi vuruşlarını yapıyorlar. Rüyalarımı boğuş boğuş ediyorlar.

    Şimdi anladım, rüyalarımın güzel anlamlarını, ya da hiç ağlanılmayacak bir filme saatlerce ama saatlerce ağladığımı, yatmadan ona da sarılmam gerektiğini, (hele ki ağlak bir yapım yoksa ve mor bile sevmiyorsam =)) öğrendim transitt-ben'den.

    Neyse,
    şimdi bu yorgun ruh,
    yıllardır yorgun olduğunu çözemiyor,
    bazen gençlik mi, dirilik mi çözemiyordu ya, işte demek ki birimizin gittiği yerden birimiz yanlış dönüyor işte. Evet evet, hala döndüğüne de inanıyorum. Dümen işe arıyor.


    Alıp başını 40'lara gidiyor sonra 4000'lerden geliyor, yazıktır günahtır, çalıştırmayın şu aleti, soğan koyun, domates koyun, koyun koyun, ne bileyim.

    Sevgi koyun.

    Sevgiler,
    Cam kavanoz.

    YanıtlaSil
  2. Bir dizi var bununla ilgili olaraktan. Dizinin bir bölümü tabii, birinci episode - EURAKA'dan buyrun!

    YanıtlaSil

2leep