Biraz samimiyet, bütün istediğim buydu...


Markaların hedef kitleleriyle iletişim kurarken akıllardan kaçırmamaları gereken en mühim konu samimiyet ve dürüstlük. Hedef kitle o kadar akıllı ki hemen yanlış giden bir şey olduğunu sezip derhal markaya ihanet ediyor yani marka değeri zarar görüyor. 

Mesela geçen gün bir dergide habere rastgeldim; röportajı yapan bir kaç farklı markanın yüzü olan ünlüye soruyor ;  Neden o marka? Günlük hayatlarında da bu ürünü kullanıyorlarmıymış, Seçerken neye dikkat ederlermiş gb. 

Aman allahım cevaplar daha da şahane hepsi basın bülteni gibi konuşmuşlar. Şimdi gelde inan bunları o insanların söylediğine varsan baksan bu haberin çıktığına ancak dergi basıldığında haber verilmiştir. Kimse bu steril laf kalabalığına inanmıyor, kusura bakmasınlar.

Tüm iletişim kanallarında ki dil aynı olmaz, olamaz. Mesela kendimizi örnek alalım, günlük hayatta  herkes ile aynı ses tonu ve tarzında mı konuşuyoruz? Hayır konuşmuyoruz. Neden? Çünkü yerine göre davranmak ve konuşmak diye bir ŞEY var, bu durumu gözardı etmemeliyiz.

Markların da insanlar gibi yaşayan organizma hatta hayatının devam etmesini sağlayanın da müşterisi olduğunu unutmamalı. Onunla iletişim kurduğunda samimi ve dürüst konuşmalıdır. Hangi mecradan olursa olsun. 

Örneğin bir marka kendi facebook hesabından bir konuda bir tartışmaya girer, müşteriye laf yetiştirmeye başlar - eyvah! - Bir süre devam eden bu durum sonunda farkeder ki konuşmalar herkese açık bir ortamda ve imaj yerlerde, tutar siler tüm yazılanları - al başına belayı! - Sonuç sayfayı beğenenler tek tek el sallayarak gitmiş. Markanın ruhunu anlamayan ellere teslim etmemeli; şirket sahibi olsa dahi.

Samimiyetine, dürüstlüğüne güvendiğimiz markanın zaman içinde kalbimizde ki yeride sağlamlaşıyor yine de çok kırılgan olduğunu gözden kaçırmamalı, çünkü dilin kemiği yok. Her zaman üç dinle bir konuş!

İdil Güral Beydoğan





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

2leep