Evren, hareketi alkışlar, düşünceleri değil !

Her an gece ve gündüz karşılaştığımız sıkıntı verici ve sıkıcı haberler, lüzumsuz bilgiler ve bilgilendirmeler, 3. Sayfa haberleri, ekonomik ve siyasi krizleri, savaşları, basiretsiz insanların o yanıltıcı fikirlerini bir kenara bırakalım da, daha başka bir konu üzerine hasbihal edelim! Belki keyifli de olabilir!

Konu yaratıcılık olabilir...

Yaratici olmak marjinal olmayi gerektirir mi mesela? (Deyip konuya direk giriş yapsak?)
Bilmem, gerektirir mi? Sadece yaratıcı olmanın yeni yüzyılda en önemli silah olduğunu öğrendim. Yaptığımız herşeyde (sadece pazarlama veya reklam değil) işimizin her noktasında, ancak daha yaratıcı olursak ve denenmemişi yaparsak, fark yaratacağımızı ve optimize edilmiş bu ticaret dünyasında, marjinal farkları (ve dolayısıyla karlılıkları) yakalayabileceğimizi tahmin ederim.

Yaratıcı olma fikri hep iyi geldi bana galiba, şöyle bir geriye yaslanip yaratıcılığın benim için anlamını düşününce…Sanırım mesele rahatsız ve yerinde duramayan bir yapıya sahip olmakta yatıyor. Fakat bu rahatsız yapıyı da doğru yönlendirmek gerekiyor.

Yaratıcılık, yaratmak fiilinden türemiş bir kelime olup, o ana kadar var olmayan bir şeyi meydana getirmek anlamını taşıyorsada yaratıcılığın temelinde “benzerlerden” farklılaşmak yatmaktadır. Yaratıcı olmak, orijinal fikirler üretmek, ansızın kafanızın bir köşesinde parlayan o ışığı yakalamak o kadar da zor değil. En önemlisi işinize, hayatınıza, çevrenize biraz daha farklı gözlerle bakmanızı gerektiriyor. Günlük yaşamdan, çocuklardan, yaşlılardan, gençlerden, annenizden, amcanızdan, bakkal amcadan kısacası her bir bireyden öğrenecek ve şaşıracaksınız ancak işin püf noktası satır aralarını okumakta yatıyor…Bu satır aralarını fikir bankanıza yatırmak ve yeri geldiginde de kullanmakta gizli bilinen şeyler arasındaki bilinmeyen ilişkileri yakalama’nın sırrı.

Bu fikir bankası, bir proje icin 30 farklı fikir üretebilsede iyi ihtimalle sadece bir tanesi doğup büyüme ve geliştirilme hakkını kazanacaktır. Aynı zamanda seçilen bu fikri iyi satmak, doğru ve faydalı işlere dönüştürmeyi gerektiriyor. Yaratıcı bir bakış açısı yakalamak için herseyi merak edip sorgulamak, Neden? Nasıl? Peki eğer şöyle olsa..? Merak ediyorum acaba? İle baslayan ve devam eden sorularla yaşamalı. Her şeyi merak etmeli ve sorgulamalı. Hatta şu ana kadar hiç sorgulama ihtiyacını hissetmediklerinizi bile…

Bütün bunlari yaparken ortaya çözümlenmesi gereken problemler ortaya çıkacaktır ki problem çözmek eğlencelidir. Zorlayan problemlerin üstesinden gelirkende zevk almalı yaratıcı kişi. Yaratıcı düşüncenin evrim sürecini iyi takip etmeli. Uçuk kaçık bir fikrin nasıl zaman içinde elle tutulur bir esere doğru evrimleştiğini göreceksiniz. Bu süreçte işlerin zorlaştığını, karmaşıklaştığını, sizi pes ettirecek anlar olacağını ve işte tam da bu noktada yaratıcı fikirler üretebilen ve bunu başaramayanlar belli olur. Düşüncelere sahip çıkılmalı ve onları sonuna kadar geliştirmeli, yapışıp bırakmamalı…Bu da problemi iyi anlayıp, gerçeklerini ve pek çok potansiyel çözümü aynı anda değerlendirme yapılmakta yatıyor. Bazen farklı yönlerden bakmayı gerektirir işler; mesela eldeki verileri baş aşağı çevirebilmeli. Birbiri ile uzaktan yakından ilgisi olmayan iki fikri yan yana getirebilmeli, düşünceleri esnek tutabilmeli; ne kadar esnek ve önyargısız olunursa o kadar orijinal bir fikir yakalama olasılığı da doğacaktır.

Ancak yaratıcılığı da yanlış değelendirmemeli hem reklam ajansı hemde reklamveren için istenmeyen ve yararsız sonuçlarda doğabilir. Bu nedenle sabit fikirli olmamali mesela. Bazı fikirler ölü doğar demişti bir çalışma arkadaşım. Bu nedenle bunu anlayıp zamanında rafa kaldırmalı bazi fikirleri. Yaratıcılık ilaç gibidir. Dozunda alındığında hayat kurtarır, aşırıya kaçılırsa hayat alır.

Yaratıcılığın, firma ya da markanın stratejisinin önüne geçmesine izin vermek tam bir hata olur. Yaratıcılığın büyük bir cazibesi vardır. Öyle bir cazibedir ki bu, yaratıcılık adına ürün veya marka stratejisi, firmanın ne için reklam yaptırdığı ve reklamverenin hedef kitlesine ne anlatmak istediği unutulup yaratıcılığın sıcak kollarına kendini teslim etmis bulur kreatifler kendilerini. Oysa reklam filminin veya basit bir kartvizitin bile bir tek amacı vardır, o da reklamverenin müşterisi tarafından nasıl algılanmak isteyorsa onun bu amacına ulaşmasına yardımcı olmaktır. Eğer üretilen fikir bu amaca ulaşamıyorsa ne kadar yaratıcı olursa olsun başarısızdır.

İletişim sanatında yaratıcılık, var olan tabuları yıkmak demekte değildir. Tam tersine var olan tabuları beceri ile kullanarak kitleleri yönlendirme sanatıdır. Tabuların temellerini yıkmadan da yaratıcı olmak pekala mümkündür. Kabul edilmiş değerlerde kendi mesajımızı farklı şekilde yansıtmaktır. Örneğin Amerika ile Türkiye’nin paylaştığı ortak değerler birbirinden farklıdır. Koşulları iyi tanımlayıp uygun ve özgün biçimlerle yansıtılmalıdır. Unutumamalıdır ki reklamların toplumsal değerleri ve tabuları değiştirmek gibi bir misyonu yoktur ancak bunlari kullanarak betimleme yapmak pek tabii mümkündür.

İlham kaynağınız, çalışma biçiminiz veya motivasyonlarımız nasıl olursa olsun unutulmamalıdır ki bu is gayet ciddi. Yaratıcı süreçlerde; işin ortaya çıkış safhalarında eğlenceli ve havada uçuşan fikirlerden reklamın hedef ve amacının üzerine uyanı yakalamak olsada ortada bir kurumun marka kimliği ve ürünün veya hizmetin değerine değer katmakta biz reklamcıların güçlü hayal dünyaları, araştırmacı, tutarlı, tutkulu, dürüst ve yenilikçi yapısında gizli.

Bir marka ve pazarlama iletişimi yapan bir ajans yaratıcılık süreçlerini; yenilikçi, farkındalık yaratan, farklı ancak tanıdık, samimi fakat ciddi, temelinde sadece boş ve hoş hayallere değil doğru ve yerinde saptamalar yaparak değerlendirip müşterisinin inanacağı ve yine müşterisinin amaçlarından yola çıkarak ‘işte ben ve markam’ dedirtecek fikirler üretir.

Elbet bir yerde, belkide su an bu yerde, düşünceler de alkışlandıkça hareketlenir.


Hislerimizi; sezgilerimizi, duyularımızı ve düşüncelerimizi nasıl kullanacağımızı öğrenerek; varmak istediğimiz noktayı seçebilir ve gerçek niyetimiz üzerine odaklanabiliriz. Güçlü niyetler, harekete geçmek için daha yüksek bir motivasyon ve hedefe ulaşmak adına daha iyi koşulları beraberinde getirecektir. Dr. Fred Alan Wolf


İdil Beydogan, Reklam Sanat Yönetmeni, Ekim 2007



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

2leep